" />
Faaliyetin terk edilmesinde KDV
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANTALYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
MÜKELLEF HİZMETLERİ GELİR GRUP MÜDÜRLÜĞÜ
Sayı
:
B.07.1.GİB.4.07.16.02-KDV.ÖZG.2010-171-411
26/12/2011
Konu
:
FAALİYETİN TERK EDİLMESİNDE KDV.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, 2005 yılından bu güne kadar inşaat müteahhitliği faaliyetinde bulunduğunuz, bu faaliyetinizi 2010 yılında terk etmeye karar verdiğiniz, ancak son katma değer vergisi (KDV) beyannamesinde devreden KDV tutarının gelir vergisinin tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı hususunda tereddüde düştüğünüz anlaşılmaktadır.
KDV Kanununun;
29/1 maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV yi indirim konusu yapabilecekleri,
29/2 maddesinde, 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan verginin, bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin Q’i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödeneceği, yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi izleyen yıl içinde talep edilmesi şartıyla nakden veya mükellefin yukarıda sayılan borçlarına mahsuben iade edileceği
hükümleri yer almaktadır.
99 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinde ise indirimli orana tabi işlemlerden doğan iade alacağının yılı içinde mahsuben iade edilemeyen kısmı, izleyen yıl içinde mükellefin isteğine bağlı olarak, nakden veya mahsuben iade edilebileceği, iade talebinin en erken izleyen yılın Ocak dönemine ait olup Şubat ayı içinde verilecek, en geç Kasım dönemine ait olup Aralık ayı içinde verilecek KDV beyannameleri ile yapılabileceği açıklanmıştır.
Buna göre, devreden KDV tutarları içinde indirimli orana tabi işlemleriniz nedeniyle yüklendiğiniz KDV tutarları olması halinde, bu tutarların 99 Seri No.lu KDV Genel Tebliğindeki açıklamalar çerçevesinde en geç bu işlemlerin gerçekleştiği yılı izleyen Kasım ayı KDV beyannamesi ile iadesinin talep edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan, KDV Kanununun 58 inci maddesinde, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV ile mükellefçe indirilebilecek KDV nin gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilemeyeceği hükmü yer almaktadır.
İşi bırakan mükelleflerce işin bırakıldığı dönemi izleyen dönemlerde beyanname verme imkanları olmayacağından, yüklendikleri vergileri bir daha indirim yoluyla telafi etmeleri mümkün olmayacaktır. Bu nedenle, işi bırakma nedeniyle yüklenilip de indirimle giderilemeyen KDV nin, gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru ya da kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
Buna göre, devreden KDV tutarlarının vergiye tabi işlemlerde bulunduğunuz dönemde yüklenilmesi ve mükellefiyetinizin sonlandırılması nedeniyle indirim konusu yapılamayacak olması durumunda gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru ya da kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
İşi bırakan mükellefler indiremedikleri KDV’leri doğrudan gider olarak dikkate alabilirler mi?
KDV Kanunu’nda, işi bırakan mükelleflerin indirim konusu yapamadıkları KDV’lerle ilgili olarak yapılacak işlem konusunda özel bir düzenleme bulunmamakla beraber, Kanunun 58. maddesinde, mükelleflerce indirilebilecek KDV’nin gider yazılamayacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre, işi bırakan mükelleflerce yüklenilip indirilemeyen KDV, işi bırakma nedeniyle “İndirilemeyecek KDV” haline dönüşmekte olup, KDV Kanunu’nun 58. maddesinden hareketle GVK ve KVK yönünden gider olarak dikkate alınması gerekir.
Yüklenilip indirilemeyen ve işi bırakma nedeniyle de bir daha indirilmesi mümkün olmayan KDV’nin, gider yazma yoluyla telafisine olanak sağlanmaması, işi bırakan mükellefleri nihai tüketici konumuna getirir ki, bu da KDV’nin genel teorisine aykırıdır.
Nitekim, bu konuda Maliye Bakanlığı da aynı görüşte olup, verdiği bazı özelgelerin özetleri aşağıdadır:
• “31.08.2010 tarihinde işi bırakmanız nedeniyle yüklendiğiniz ve indirim yoluyla gideremediğiniz KDV’yi 2010 yılı gelir vergisi matrahının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate almanız mümkün bulunmaktadır.” (GİB. Balıkesir VDB’nin, 26.10.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.10.15.01-KDV-2010/107-1308/-107 sayılı Özelgesi)
• “Mükellefiyetin terkin edildiği tarih itibariyle indirim yoluyla giderilemeyen KDV ilgili dönem gelir ya da kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabilecektir.Diğer taraftan, devreden vergilerin gider yazılabilmesi ile ilgili bu uygulama sadece faaliyeti bırakan mükellefler için geçerlidir. Faaliyetin devamı süresince devreden vergilerin gider veya maliyet olarak değerlendirilmesinin mümkün olamayacağı tabiidir.” (MB. İstanbul VDB’nin, 27.08.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.58-1443 sayılı Özelgesi)
• “İşi bırakan mükellefler, devreden vergilerini indirim yoluyla telafi etme imkânı ortadan kalktığı için işin bırakıldığı dönem itibariyle indirim yoluyla telafi edemedikleri bu vergileri gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alabileceklerdir. Buna göre;
- İşin bırakılması veya şirketin tasfiyesi dolayısıyla, işletmede bulunan vergiye tabi malların işin bırakılması veya şirketin tasfiyesinden önce satış vb. yollarla tasfiye edilmesi halinde teslim bedeli üzerinden, tasfiye edilmemiş ise bu malların işletmeden çekilen değer olarak KDV Kanunu’nun 3/a maddesi gereğince emsal bedel üzerinden KDV hesaplanarak ilgili dönem beyannamesinde beyan edilmesi gerekmektedir.
- İndirim konusu yapılamayan KDV ise sonraki döneme devreden KDV olarak kalacaktır. Sonraki döneme devreden KDV’nin, iade hakkı doğuran bir işlem bulunmaması kaydıyla, iadesinin talep edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Ancak, mükellefiyetin terkin edildiği tarih itibariyle indirim yoluyla giderilemeyen KDV ilgili dönem gelir ya da kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabilecektir.
• Diğer taraftan, devreden vergilerin gider yazılabilmesi ile ilgili bu uygulama sadece faaliyeti bırakan mükellefler için geçerlidir. Faaliyetin devamı süresince devreden vergilerin gider veya maliyet olarak değerlendirilmesinin mümkün olamayacağı tabiidir.” (MB. İstanbul VDB’nin, 25.10.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.17.01- KDV.29-1875 sayılı Özelgesi)
• “Terk ettiğiniz faaliyetinize ilişkin olarak katma değer vergisi beyannamenizde yer alan sonraki döneme devreden KDV’nin tamamının, iade hakkı doğuran işlemleriniz bulunmaması halinde KDV Kanununun 58. maddesi uyarınca kurumlar vergisi matrahınızın tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabilmesi mümkün bulunmaktadır.” (GİB. Ankara VDB’nin, 15.11.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.20.15.01-40-MUK-2010-164-402 sayılı Özelgesi)
• “Tasfiyeye giren şirketinizin mevcutlarını işi terkten önce satış vb. yollarla tasfiye ettiği takdirde teslim bedeli üzerinden, mevcutlar tasfiye edilmemişse işletmeden çekiş göstererek emsal bedeli üzerinden KDV hesaplayıp beyan etmesi gerekmektedir. Hesaplanan bu vergilere rağmen indirilemeyen bir tutarın kalması halinde, söz konusu tutarın iadesi söz konusu olmayacaktır.
Dolayısıyla, tasfiyeye giren şirketinizin tasfiye sonucunda devreden KDV’sinin bulunması halinde indirim imkanı kalmayan bu tutarın, kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.”(MB. Sivas Defterdarlığı’nın, 17.8.2011 tarih ve B.07.4.DEF.0.58.10.00-2010-2-12-5 sayılı Özelgesi)